UNESCO etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
UNESCO etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2016

2016 Dünya Dans Günü'nüz Kutlu Olsun!

Armada ve Dans...

Kurulduğumuz 1994'den beri birbirinden hiç ayrılmayan ikili!
Ve bugün, yine bir uluslararası Dünya Dans Günü... 
2004 Dünya Dans Günü'nde Ümit İris ve resmi bildiriyi okuyan Seval Uğur... 

Bu yılın resmi mesajı da Dünya Dans Konseyi Başkanı Alkis Raftis tarafından kaleme alınmış. Raftis, 2016 Dünya Dans Günü'nü, insanların en temel ihtiyaçlarından biri olan "dans"ı öğretmek için, yaşanan tüm ekonomik krizlere rağmen, kapılarını açık tutmaya çalışan "Dans Okulları"na adamış...
Sahnelerde gözükmeyen ama dans derslerinde danseden sayısının, göz önünde olanlardan on misli fazla olduğuna da dikkat çekmiş...

Ne diyelim; dans hiç eksilmesin hayatınızdan ve
Dünya Dans Günü'nüz kutlu olsun!

30 Nisan 2015

Bugün UNESCO Uluslararası Caz Günü!

Müzik eksilmesin hayatınızdan, hayatımızdan!
Armada gelenekleri arasında Caz’ın yeri başkadır! İşte burada konserler veren, konaklayan, caz ustaları ve caz etkinliklerimizden bazıları:
  • Baki Duyarlar, Edip Cansever’in Hümay Güldağ ve Metin Belgin’in sunduğu “Oteller Kenti” şiir-tiyatro ilk gösteriminde Caz Piyano, Armada Salon, 2008

  • Stephan Micus, Festival Konuğu, 2008
     

(*) 30 Nisan Uluslararası Caz Günü vesilesiyle Nisan’ın son haftası boyunca Armada Otel’in bütün odalarında 100 dakikalık bu ödüllü belgesel gösterilecektir. Caz seven bütün konuklarımıza duyurulur!

29 Nisan 2015

Bugün Dünya Dans Günü!

Bugün dansın tüm dünyada kutlandığı, kutsandığı gün... 29 Nisan!
Armada ve Dans... Ayrılmaz ikili. Bu vesile ile Armada'da danseden, dansı seven tüm dostlarımızı sevgi ve saygıyla kutluyoruz. Yaşam sevinciniz hiç eksilmesin...

2015 DÜNYA DANS GÜNÜ - UNESCO RESMİ MESAJI:

Alkis Raftis
Bir asır evvel ünlü Rus organizatör Sergey Diaghilev performanslarına katkıda bulunmaları için dönemin en yetenekli ressamlarını ve müzisyenlerini birlikte çalışmaya davet ederek balede bir devrim yaratmıştır. Benim günümüz koreograflarında gördüğüm durum ise diğer sanat dallarını göz ardı ettikleri ve eserlerini diğer alanlardaki eşdeğerleri ile aynı potada eritip sergileme ihtiyacı hissetmedikleri.

     Eminim ki insanlar daha çok sanat dalının dahil olduğu dans performanslarını izlemekten büyük keyif alacaktır ki klasik sanatlardan bahsedecek olursak; resim, heykel, tiyatro, müzik, şiir, mimari sanat dallarının yanı sıra daha modern olarak nitelendirilebilecek fotoğraf, sinema, multimedya, aydınlatma tasarımı, ses tasarımı gibi dallar tüm duyulara hitap etmektedir. Hatta ve hatta daha ileri gidecek olursak beşeri bilimler (tarih, edebiyat, felsefe ve dilbilimi) dahi koreografileri zenginleştirmek için kullanılabilmelidir. Ben şahsen özellikle hikaye anlatımı, dövüş sanatları - ve samimiyetle söyleyebilirim ki - mutfak sanatlarının da dahil olduğu temsillerden büyük keyif alırım.

       Tüm bunlar aslında hiç de yeni sayılmaz. Antik Yunan sempozyumlarından yukarıda saydığımız tüm sanat dalları bir arada sergilenmekteydi. 25 yüzyıl sonra biz de mümkün olan en fazla sayıda sanat dalının aynı performans içinde bir bütün olarak sergilenebileceği fikrine geri dönebiliriz. 

       Bu sene Uluslararası Dans Konseyi (CID) bir kardeş organizasyon ile güçlerini birleştirerek Dünya Dans gününü kutlamaktadır. Uluslararası Sanat Topluluğu (International Association of Art IAA/AIAP), bağımsız bir sivil toplum örgütü olup merkez ofisleri, UNESCO ofisimizin hemen yanında konuşlanmıştır. Sunduğumuz ortak önerimiz ise dansın; resim, çizim, heykel ve/veya görsel sanatlar dalındaki diğer yaratıcı çalışma alanları ile bir arada sunulabilmesidir. 

    IAA/AIAP başkanı Meksikalı Ms. Rosa-Maria Burillo’ya onlarca ülkeden sanatçıları bu konuda harekete geçirdiği ve ortak etkinliklerde, temsillerde, sergilerde, performanslarda, FlashMoblarda ibadet buluşmalarında, terapi seanslarında ve ziyafetlerde (neden olmasın ki?) koreograflar, dansçılar ve dans eğitmeleri ile beraber çalışabilmelerini sağladığı için şükranlarımı sunuyorum.


Alkis Raftis
Uluslararası Dans Konseyi Başkanı
UNESCO, Paris

20 Mart 2015

Şiirin Ölüm-Kalım Savaşı Verdiği Bir Dünya ve 21 Mart Dünya Şiir Günü

Timbuktu'da bir festivalde şiir okuyan çocuklar.
Kaynak: UN Photo/Marco Dormino
UNESCO'nun 21 Mart'ı "Dünya Şiir Günü" ilan etmesinde Türkiye'nin önemli rolü var!
1997 yılında Uluslararası PEN’e böyle bir öneride bulunan, sunum yapan ve kongreye katılan tüm üye ülkelerden onay alan, Türkiye PEN Merkezi imiş. Dostumuz, Türkiye PEN Merkezi Başkanı Zeynep Oral, bunu hatırlatarak, öncülük eden Günseli İnal ve Tarık Günersel'i teşekkürle anıyor. 
O zamandan beri de Türkiye Pen Merkezi’nin sunduğu Şiir Ödülü’nü kazanan şairimiz, o yılın “Şiir Bildirisi”ni kaleme alıyor. Bu yılın PEN Şiir Ödülü’nü kazanan ve Şiir Bildirisi’ni hazırlayan, şair, filozof, bilge insan, Afşar Timuçin. 21 Mart 2015'de Ortaköy Kültür Merkezi'nde yapılacak Ödül Töreni'nde okunacak bildiri şöyle:
Afşar Timuçin

2015 PEN Şiir Ödülü’nü kazanan Afşar Timuçin’in Dünya Şiir Günü Bildirisi

Şiirin ölüm kalım savaşı verdiği bir dünyada yaşıyoruz. Gerici güçler gerçek bilimi gerçek felsefeyi gerçek sanatı boğma yolunda bütün çabalarını ortaya koyarken ince bilge kırılgan şiir gökdelenlerin siyasetlerin çıkarların markaların adaletsizliklerin tankların altında eziliyor. Bir kazanma hırsıyla dünyaya ele geçiren sermaye herkese ileri teknoloji ürünleri pazarlarken şiiri de bütün gerçek değerlerle birlikte yok etmek istiyor. İletişim araçlarının yetkinliğine karşın yanlış bilinç üretmeyi görev bilenler yüzyılların getirdiği değerleri geçersiz kılmaya, parayı tanrı sayan bir uydurma değerler dizgesini yaşama geçirmeye çalışıyor. Evrensel cahillik her gün biraz daha yaygınlaşıyor kurumlaşıyor kökleşiyor saldırganlaşıyor. Hiçbir değer tanımama konusunda kararlı görünen dünya sermaye güçleri bu amaçlarını gerçekleştirme yolunda adım adım ilerlerken demokrat görünen demokrasi düşmanlarından, ahlak değerlerini her şeyin üstünde tutar görünen ahlak düşkünlerinden, devrimciliği kimseye bırakmayan kurulu düzen yardakçılarından alabildiğine destek görüyor.  

Bu yüzden şiire bugün daha çok gereksinimimiz var. Kurtuluşun yalan yanlış tasarılarda, köksüz temelsiz düşlerde, ikiyüzlü ya da çokyüzlü ilişkilerde, basit ve bayağı siyasetlerde olmadığını, güçlünün eline bakmanın onursuzluk olduğunu bilenler dünyanın ancak şiirle, şiiri yaratanlarla ve şiiri özümleyenlerle kurtulabileceğini de biliyor. Şiir bize daha da insan olma yolunda neler yapmamız gerektiğinin öngörüsünü sağlıyor. Şiir bize kim olduğumuzu, insan için ne yapmamız gerektiğini, insana adanmanın nasıl bir şey olduğunu öğretiyor. Şiir kimseyi öldürmüyor, kendi için bir şeyler elde etmek istemiyor, insanlığı üçe dörde beşe bölmeyi düşünmüyor, insana güzelin yüceliğini duyururken aç yatan çocuklar için işsiz babalar için acılı anneler için daha doğru bir dünya kurmaya çalışıyor. Şiir insan olmanın ve insana adanmanın bilincidir. Şiir ışıktır umuttur savaştır inanıştır arayıştır. Şiir ün değildir unvan değildir zenginlik değildir, bir köşeyi tutmak bir yeri ele geçirmek ve orada cahilliğin ve çıkarcılığın saltanatını kurmak değildir. Kendilerini şiire adayanlar, yüce duyguların gerçek savaşçıları, gelin hep birlikte dünyayı şiirle kurtaralım, çünkü bugünkü koşullarda şiirden başka hiçbir şey bize aydınlıkların yolunu açacak gibi görünmüyor.

Kaynak: Türkiye PEN

UNESCO Dünya Şiir Günü sayfası ve Genel Direktör İrina Bokova'nın mesajı için de burayı tıklayınız!

25 Nisan 2014

32. Uluslararası Dans Günü! 2014 Mesajı: "Şansını zorla, Danstan da asla vageçme!"


UNESCO'nun 1982'de başlattığı "29 Nisan Dünya Dans Günü"nde her yıl önemli bir dans ustasının mesajı dünya ile paylaşılıyor... Aynı gün Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (ITI) eliyle bütün dünyada dans günü kutlamaları yapılıyor. Bu yılın mesajını 1973 doğumlu Fransız koreograf, Accrorap, Käfig ve Pôle Pik dans kumpanyalarının kurucusu, sokak dansçılığından gelen ve Hip-Hop kültürünü kurumsallaştıran Mourad Merzouki yazmış. Merzouki, 29 Nisan 2014, Salı akşamı da Paris'te, UNESCO binasında yapılacak törende mesajını bizzat okuyacak. Daha sonra dans gösterilerine geçilecek...

Merzouki, her sanatçının sanatıyla gurur duyduğunu, sanatın dünyayı keşfetmek, insanlığın ne anlama geldiğini anlatan bir dil olduğunu vurguladığı mesajında dansın kendisi ve dünya için ne kadar önemli olduğunu belirtiyor.


Danstaki şiirsellik onu rahatlatırken, dansın doğasında bulunan disiplinin, onun için bir etik oluşturduğunu, böylece hergün dünyayı yeniden keşfedebildiğini, güçlendiğini, enerji ve özgüven kazandığını söylüyor.  Fakat Merzouki gene de rahatsız. Rahatsızlığı, toplumsal ve etnik farklılıkların kültürel bir zenginlik olarak kucaklanması yerine, dünyada hergün tanık olunduğu gibi, anlayışsızlık ve ayrımcı tavrın yaygınlaşmasından, sokaktaki gençlerin gelecekleri hakkında hiçbir güvenceye sahip olmamasından kaynaklanıyor. Kendisinin de önce onlardan biri olduğunu belirten Merzouki, dans onun hayatında nasıl yeni ufuklar açıp, onu saygın bir vatandaş kıldıysa, herkesin hayatında da benzer etki yapabileceğini düşünüyor.
"Siz riski göze alıp kendi şansınızı zorlarsanız ve bunda kararlı davranırsanız, göreceksiniz buna alışılacaktır" diyen René Char'a da bir gönderme yapan Merzouki'nin 2014 yılı için temel mesajı şu: "Kendi hayatınız için başkasının biçtiği rollerle yetinmeyip, şansınızı zorlayın! Düşseniz de ayağa kalkıp yeniden deneyin. Ama danstan asla vazgeçmeyin!" 

Armada da İstanbul tarzı yaşam ögeleri arasında vaktiyle önemli yeri olan "dans"a sahip çıkan, koruyan ve onu yaşatmaya çalışan bir kurum olarak bu mesaja içten katılır ve şimdiden
"Dünya Dans Günü'nüz Kutlu Olsun" der!

* * * * * * * *
Dünya Dans Günü 2014 mesajının İngilizce orijinali ve Paris'teki Kutlama Programı:

Mourad Merzouki's Message
Every artist takes pride in his art.
Every artist will always defend the art form whose encounter has changed his life.
For that which he has sought and lost and for that which he has the burning desire to share: be it the echo of a voice, the discovered word, the interpretation of a text for humanity, the music without which the universe will stop speaking to us, or the movement which opens the doors to grace.
I have, for dance, not only the pride of a dancer and choreographer, but profound gratitude. Dance gave me my lucky break. It has become my ethics by virtue of its discipline and provided the means through which I discover the world daily.
Closer to me than anything else, it gives me strength each day through the energy and generosity as only dance can. Its poetry comforts me.
Could I say that I wouldn’t exist without dance? Without the capacity for expression it has given me? Without the confidence I have found in it to overcome my fears, to avoid dead ends?
Thanks to dance, immersed in the beauty and complexity of the world, I have become a citizen. A peculiar citizen who reinvents the social codes in the course of his encounters, remaining true to the values of the hip-hop culture which transforms negative energy into a positive force.
I live and breathe dance daily as an honour. But I am living with this honour deeply concerned. I witness around me the loss of bearings and the inability of some of the youth from the working class, growing up in tension and frustration, to imagine their future. I am one of them; so are we all. I am driven, perhaps more than others, by setting an example, to help them fuel their lust for life. 
For isn’t society richer with the richness of each of us?
Culture, more than any discourse, unites. So have courage and take risks despite the obstacles and the hatred with which you will no doubt be confronted; the beauty of the world will always be by your side. Like dance has been for me. With its singular force to eliminate social and ethnic distinctions, leaving but the movement of bodies in their essence, of human beings returning to their pure expression, unique and shared.
I would like to end by quoting René Char whose words remind me daily to not let anyone confine us to scripted roles.
“Push your luck, hold on tight to your good fortune, and take your risk. Watching you, they will get used to it.”
So try, fail, start all over again but above all, dance, never stop dancing!
Translation: Petya Hristova and Charlene Lim
Programme of the 29th April evening: 
-Reading of the international message 2014 by Mourad Merzouki ;
-Screening of video excerpts ;
-Dance performances: Company Käfig, Mourad Merzouki – excerpts from the company’s repertoire ; Company Massala, Fouad Boussouf – Transe ; Company XXe Tribu, François Lamargot – Akasha.

UNESCO, 125 av. de Suffren
Tuesday 29th april, 7.30 pm
Free entrance upon reservation
RSVP: +33 1 45 68 48 82 / info@iti-worldwide.org 
Contact information: Zoé Simard, Events & Communication Manager, ITI, z.simard@iti-worldwide.org 
With the support of the Permanent Delegation of France to UNESCO, and the Centre chorégraphique National de Créteil et du Val de Marne / Compagnie Käfig.

22 Mart 2014

21 Mart 2014, Dünya Şiir Günü bildirisi Refik Durbaş'ın bir şiiri oldu!


2014 Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni PEN Şiir Ödülü’ne değer görülen şair Refik Durbaş kaleme aldı. Refik Durbaş’ın kaleme aldığı bildiri de bir şiir oldu:

Kendisi de dahil hayata itirazdır.
Kendisine de karşıdır, itirazına da…
Savaşa karşı, ama kavganın yanında.
Barışa, özgürlüğe, vicdana taraftır.
Yolsuzluk, rüşvet yoktur defterinde.
Var oluşu baş eğmeyi reddinde.
Montaj, dublaj, kumpas bilmez.
Yazıldığı gibi yaşar anadilinde.
Edebiyatın isyankâr edepsizi,
Dünya halklarının ortak sesidir.
Düş ve gerçek, aşk ve karasevda
Bir de kendisi dışında her şeydir.
Şiir, şiirden başka bir şey değildir.

Refik Durbaş için ödül töreni ve şiir etkinliği 21 Mart Cuma 19.00-20.30 saatlerinde İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde (FKM) yapıldı. FKM Müdürü Bérénice Gulmann ile PEN Başkanı Tarık Günersel'in açış konuşmalarından sonra Guillaume Apollinaire, Helimişi Xasani'den ve Refik Durbaş’tan birkaç şiir okundu. Durbaş kaleme aldığı Dünya Şiir Günü Bildirisi’ni okudu ve kendisine ödül plaketi sunuldu. Ardından da Gonca Özmen ve Refik Durbaş'ın söyleşisi başladı.

UNESCO Dünya Şiir Günü mesajını da İrina Bokova kaleme almış:
Every year, UNESCO celebrates those who give life to poetry as one of the highest forms of linguistic and cultural expression. Poetry is a song of freedom, enabling us to affirm our identity through creation. Poetry is also the song of our deepest feelings; in the words of the Brazilian poet and diplomat João Cabral de Melo Neto, “even unintentionally, every word that comes from emotion is poetry”. Through its words and its rhythm, poetry gives shape to our dreams of peace, justice and dignity, and gives us the strength and desire to mobilize to make them real.
All peoples throughout history have developed and practiced forms of poetry, so as to pass on orally their knowledge, history and myths – the Vedas and Ramayana in India, the Hebrew Bible, the Iliad and the Odyssey in Greece and many other philosophical and religious texts – to express feelings, to talk about daily life, to withstand trials or to entertain. Today, contemporary forms of poetry, from graffiti to slam, enable young people to become engaged in the practice and renew it by opening the door to a new space for creation. The forms evolve, but the poetic impulse remains intact. Shakespeare described poetry as the music that each man carries inside himself and, centuries later, the jazz musician Herbie Hancock, UNESCO Goodwill Ambassador and 2014 Charles Eliot Norton Professor of Poetry at Harvard University, has recalled the affinities between poetry, literature and music in his lecture on “the wisdom of Miles Davis”.
As a deep expression of the human mind and as a universal art, poetry is a tool for dialogue and rapprochement. The dissemination of poetry helps to promote dialogue among cultures and understanding between peoples because it gives access to the authentic expression of a language. We see this in the inspiration of people celebrating intangible cultural heritage, mother tongues and cultural diversity, where poetry always plays a major role. That is why UNESCO encourages and calls for the support of authors and translators, the craftspeople of poetry, so that we might tap into the essence of beauty and inspiration for peace in their works.
Irina Bokova, Director-General of UNESCO - Message for the World Poetry Day


21 Mart 2013

21 Mart Dünya Şiir Gününüz Kutlu Olsun!

Bugün 21 Mart. Dünya Şiir Günü.

UNESCO'nun başkanı Irina Bokova, 2013 Dünya Şiir Günü mesajında; "Şiir bir yolculuktur" diyor. "Bir hayal dünyasında değil, ama hepimizin duygularında, esinlerimizde ve umutlarda bir yolculuk... Şiir insanların rüyalarına biçim verir, en güçlü anlamda onların ruhlarını dışa vururken, hepimizi bu dünyayı değiştirmek yüreklendirir de!"

Türkiye'de ise 2013 Dünya Şiir Günü Bildirisini şair Eray Canberk yazdı...

Canberk'in "Şiir herkese tanıdıktır, herkesin bildiğidir. Kırgının fısıltısı, öfkelinin haykırışıdır. " diye başladığı bildirisinin tamamını gene Sayın Doğan Hızlan'ın köşesinden okuyabilirsiniz...


Bütün dost ve konuklarımızın şiir gibi bir dünyada yaşayabilmesini diliyoruz...

29 Nisan 2012

29 Nisan Dünya Dans Günü 2012

Bugün 29 Nisan!

Armada, "Dünya Dans Gününüz Kutlu Olsun" der...

Her yıl olduğu gibi bu yıl da UNESCO, Dünya Dans Günü için bir uluslararası mesaj yayınladı. Bu yılın mesajı, "dansla tedavi" konusuna ağırlık veriyor, sağlık bakanlıklarına, sosyal sigorta kurumlarına uzman tavsiyesi ile önerildiğinde dansla terapi/tedavi masraflarını karşılamaya, bilimsel kurumları da bu konuda daha çok araştırma yapmaya, müfredata dansla tedavi dersleri koymaya davet ediyor.
Aşağıda bu yılın UNESCO mesajının tam metnini bulabilirsiniz.

Öte yandan Türkiye'den de dünyaya bir mesaj verildi. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Baş Koreografı Mehmet Balkan'ın kaleme aldığı metin şöyle:


DÜNYA DANS GÜNÜ BİLDİRİSİ
Dansın ufuklarını genişleten, tüm ömrünü Bale’ye adamış olan Fransız Dansçı, Koreograf, Yönetmen ve “Balenin Shakespeare’i” olarak anılan Jean Georges Noverre’in doğum günü olan 29 Nisan, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü Dans Komitesi ile Unesco tarafından Dünya Dans Günü olarak ilan edilmiştir ve bütün ülkelerde her sene coşkuyla kutlanmaktadır.
İnsanlık tarihi kadar eski bir edim dans...
Önce bir araçtı... İnsanın kendini anlatma, duygularını açığa vurma yolu...
İnsanın evrimiyle birlikte gelişti... Dünyanın dört köşesinden gelen yerel devinimler birbirine karıştı... Kolbastıdan tangoya, yaşama renk katıyor...
Ama “eğlence”nin ötesinde, topluluklara seyir zevki veren, insan vücudunun sınırlarının zorlandığı, soyut ve somut anlatımların içiçe geçtiği bir estetik değer, bir sanat dalı...
İster bale deyin, ister çağdaş dans, insanlar yaşadıkça her türüyle varlığını sürdürecektir dans...
Dansa gönül vermiş herkese...
Hayatın ifadesi, 
Tangodan, Baleye… Rock’n Roll'den Folklore...
Folklorden, Modern Dansa ... 
yaşı ve ırkı ne olursa olsun..
Dünya Dans gününüz kutlu olsun.
  
29 Nisan 2012
Mehmet BALKAN

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

DÜNYA DANS GÜNÜ 2012 UNESCO RESMİ MESAJI



Eğer anahtar kelime olarak “tedavi / terapi” sözcüğünü kullanarak Küresel Dans Rehberi’nde bir arama yaparsanız 2600 civarı içerik bulursunuz. Bu da yaklaşık her yüz profesyonel dansçıdan birinin, bir çeşit terapi hizmeti sağladığı anlamına gelir. % 0.01 her nekadar  çok küçük bir yüzde ise de “terapi” muhtemelen dans sektörünün en hızla büyüyen dalıdır. Kurs ve atölye çalışmalarının çoğalması dans terapistlerinin sayısının her yıl ikiye katlanma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Nitelikli profesyoneller hastane, sağlık merkezleri, yaşlı bakımevleri, hapishaneler ya akıl sağlığı merkezlerinde giderek daha sık istihdam edilmektedir. Terapi sınıfları açan dans okullarının yanısıra özel uygulamalar da katlanarak artmaktadır.

Dans ile tedavinin patlama yapmış olması birçok ülkede, Sağlık Bakanlığı uygulamalarından kaynaklanabilir... Bir diğer neden, modern yaşamın insanı temel işlevlerine yabancılaştırması nedeniyle, insanların dansın iyileştirici gücünü yeniden keşfetmekte oluşudur. 
Dans kesinlikle sağlıklı bir kişiye kendini daha iyi hissettirir. Ancak, bir psikolojik sorunu dans yoluyla hafifletmek için kanıt aramak başka bir şeydir. Geleneksel toplumlar, toplumsal buluşmalar ve geleneklerini koruyarak insanlara kendini daha iyi hissettiren fırsatları da sunarlar.  Bu etkinlikler bizim toplumlarımızda gözardı edildiğinden, şimdi bu ihtiyaç, profesyonel yardımlara dönüşmektedir.  Belli bazı hastalıkların tedavisi için belli dansların kullanıldığı olmuştur. Bu dansların bugün de aynı amaçla kullanılıp kullanılmayacağı araştırılmalıdır. 

Daha etkileyici olan, hastaların kendi danslarıyla değil de başka bir kişinin dansı ile tedavi edilmiş olmasıdır. Dünyanın birçok ülkesinde onları yararlı buldukları için insanlar asırlık uygulamalara devam etmekte ve bunun için de şifacılara, şamanlara ve büyücülere başvurmaktadır. Sanayileşmiş toplumlar tarafından günümüze kadar dışlanan bu danslar da ciddi araştırılmayı hak etmektedir. 
Çağdaş dans terapisi, henüz birkaç on yıl yaşında olmasına rağmen, kısmen de olsa geleneksel uygulamalara dayalı yeni teknikler  geliştirmiştir. Böylece, teoride ve pratikte bir bilgi tabanı oluşmaktadır. Ama daha yapılması gereken çok şey vardır.
Üniversiteleri, müfredata dans terapisi dersleri koymaya, hükümetleri dans terapistliğini bağımsız bir meslek olarak tanımaya ve sosyal sigorta kurumlarını doktorlar, psikologlar ve diğer birincil tedavi uzmanları tarafından önerildiğinde, dansla tedavinin masraflarını karşılamaya davet ediyoruz!
                                                                   Alkis Raftis
                                      CID Uluslararası Dans Konseyi Başkanı
                                                                UNESCO, Paris

27 Mart 2012

50. UNESCO Dünya Tiyatro Günü


Bu yıl 50. kutlanan UNESCO Dünya Tiyatro Günü mesajını aktör ve yönetmen John Malkovich verdi... İşte bazı alıntılar:

"...İşiniz çekici ve özgün olabilir. Derin, dokunaklı, düşündürücü, ve benzersiz olabilir. İnsan olmanın ne anlama geldiği sorusunu yansıtmakta bize yardımcı olabilir ve bu yansıma, içtenlikle, samimiyet ve zarafet ile yürekten kutsanmış olabilir. Bir çoğunuzun zaten yapmak zorunda olduğu gibi, güçlüklerin sansürün, yoksulluk ve nihilizmin üstesinden gelebilirsiniz.

Bütün karmaşıklığı içinde insan kalbinin nasıl attığını bize öğretecek ve onu hayatınızın işi haline getirecek yetenek, titizlik, tevazu ve merak ile kutsanmış da olabilirsiniz.

Ve umarim aranizdan en iyi olanlar - zira sadece en iyileriniz, ve onlar da ancak o en ender ve en kısacık anda - soruların en temel olanına yanit bulabilirler: "nasıl yasarız?".
Tanrı sizinle olsun."
"I'm honored to have been asked by the International Theatre Institute ITI at UNESCO to give this greeting commemorating the 50th anniversary of World Theatre Day. I will address my brief remarks to my fellow theatre workers, peers and comrades.
May your work be compelling and original. May it be profound, touching, contemplative, and unique. May it help us to reflect on the question of what it means to be human, and may that reflection be blessed with heart, sincerity, candor, and grace. May you overcome adversity, censorship, poverty and nihilism, as many of you will most certainly be obliged to do. May you be blessed with the talent and rigor to teach us about the beating of the human heart in all its complexity, and the humility and curiosity to make it your life's work. And may the best of you - for it will only be the best of you, and even then only in the rarest and briefest moments - succeed in framing that most basic of questions, "how do we live?" Godspeed."
John Malkovich   

28 Nisan 2008

29 Nisan Dünya Dans Günü Mesajı

Armada'nın dans sever tüm konuklarının Dünya Dans Günü kutlu olsun!

UNESCO bu yılın mesajını Güney Afrikalı kadın dansçı/koregraf Gladys Faith Agulhas'a yazdırmış, paylaşıyoruz:

Dansın ruhunun, Rengi, seçilmiş bir Şekli ya da Ölçüsü yok,
Ama o Birliğin Gücünü, Kuvvetini
Ve içimizdeki Güzelliği kucaklar.

Genç, Yaşlı, bir Engelli kişi, Dans eden her Ruh,
Hareket eden sanatı değiştirerek fikirleri yaşama dönüştürür.
Dans, imkansızı mümkün kılanı yansıtan aynadır.
Dokunacak, işitecek, hissedecek ve deneyecek herkes için.

Kalplerimizden ve Ruhumuzdan gelen sesler bizim ritmimizdir,
Bizim her hareketimiz, insanlığın tarihini açığa çıkarır.
Dansta, İnsan Ruhu, Özgürlüğü doyasıya kucaklayabilir.

Ne zaman ellerimiz birbirine değse, güzel bir şey olur,
Vücut, Ruhun hatırladığını, hareketle resmeder.
Dans, herkesin erişebileceği iyileştirici bir güctür,
Sen, benim gözlerim olursun, ben senin ayakların.

ULUSLARARASI DANS GÜNÜnü kutlayın,
Birbirinizi iyileştirmek için Dans Tutkunuzu kullanın,
Danseden toplulukları bir arada tutun,
En önemlisi, kendi başınıza olabileceğinizin En İyisi olun,
Bizleri bir arada tutacak olan şey Dansın Ruhu ve Gücüdür.

************************
Bu yıl bir de Türkiye'den verilen dans günü mesajımız var:

DÜNYA DANS GÜNÜ’NDE TÜRKİYE’DEN MERHABA!
Osman ŞENGEZER
Dil, din, ırk, renk, kültür, ayrımına karşı çıkan, hiçbir aracıya, çevirmene gerek duymayan, evrenseli yakalamış bir sanat dalı. İnsanı insana, insan bedeniyle anlatan, yorumlayan bir sanat.

İnanılmaz çok yönlülüğü, engin kültürü ve de insanlığı şaşırtan dehasıyla Atatürk
1936’da Ankara Devlet Konservatuvarını kurdurdu. Konservatuvarda bale de öngörüldüyse de, bu olgu 1950’de gerçekleşebildi. Türkiye’ye 1947’de gelen dünyanın on büyük bale otoritesinden biri olan Dame Rinette Valois 1948’de Yeşilköy’de Bale Okulu’nu kurdu. Sevgili “Madam” Türk balesini 100 yaşına kadar yalnız bırakmadı.

1950’de Ankara’ya taşınan Valois’in Devlet Konservatuvarı’nda bir avuç gençle başlattığı bayrak yarışı sürüp gitti. Avrupa’da yarım asır önce başlamış bu sanata hızla adapte oldu. Alt yapısı zengin bir folklör kültürüne dayanan insanımız bu oluşuma ayak uydurdu. İlk kuşak dansçılar uzun yıllar büyük uğraş vererek, bizde yeni bu sanat anlayışını yaygınlaştırdılar, anlattılar, sevdirdiler.

Devlet Tiyatroları bünyesindeki Opera Bölümü, uzun politik ve ekonomik uğraşlardan sonra ayrılıp Devlet Operası adını aldı. Baleye yakınlıyla bilinen, büyük opera adamı Aydın Gün, bu oluşumu yeterli bulmadı ve de Valois’nın katkılarıyla ismi değiştirilerek Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü kuruldu.

Yetişen yeni kuşaklar çoğalarak koreograf, besteci, notatör, öğretmen, repetitör sahne gerisi kadrolarını oluşturdular. Buna paralel olarak orkestralar kuruldu; müzikçiler çoğaldı, dekoratörler kostüm çizerleri bale için çalışmaya başladı. Yurt genelinde konservaturların sayısı arttı. Üniversitelere dans bölümleri eklendi; özel bale, dans okulları yaygınlaştı. Yayımlanan kitaplar, dergiler, düzenlenen sempozyumlar, belgesel filmler, yarışmalar bir güç oluşturdu. Eleştirmenleri, araştırma yazarlarıyla birleşip; ülke çapında bir “Dev” olarak nefes olmaya başladı. Politik ve siyasi çalkantıları ustalıkla atlatıp, kendi yolunda ustalığa, olgunluk çağına ulaştı. Doğal olarak ülke kültür politikalarında daha aşılacak çok virajlar bulunmakta. Ama bu potansiyel güç, bir çok çözüm geliştirecektir.

International Theatre Institute UNESCO - Uluslar arası Tiyatro Enstitüsü UNESCO 1982’den bu yana her 29 Nisan’da Dünya Dans Günü’nü kutluyor. Klasik balesiyle, modern dansıyla, tiyatro balesiyle, caz ve salon danslarıyla, folklor danslarıyla Dünya Dans Gününe “Merhaba!”.


20 Mart 2008

DÜNYA ŞİİR GÜNÜ 2008

Usta şair Nazım Hikmet'in dediği gibi;

...ne iskonto, ne komisyon, ne vade isteyen bir dost eli, sıcak bir kuş gibi gelip... konuyorsa avuçlarınızın içine;

Dünya Şiir Günü'nüz kutlu olsun!

21 Mart, UNESCO Dünya Şiir Günü (*), bu yıl Türkiye'de birden çok etkinlikle kutlanıyor.

UNESCO'nun bu konuda Türkiye'den işbirliği yaptığı PEN Türkiye Merkezi, Şiir Büyük Ödülü'nü bu yıl Ahmet Oktay'a veriyor. İstanbul'da İtalyan Kültür Merkezi'nde (Tepebaşı) 21 Mart Cuma akşamı (18.30 - 21.00) yapılacak etkinlikte "Dünya Şiir Günü Bildirisi"ni de kaleme alan Ahmet Oktay Onur Konuğu olacak.

Pendik Belediyesi de Ahmet Oktay için Dünya Şiir Günü dolayısıyla 22 Mart Cumartesi günü saat 17.00'de başlayacak bir panel düzenlemiş.

Öte yandan “Bana Düşlerini Anlat” yapıtıyla şair ve çevirmen Cevat Çapan’a verilmiş olan "12. Altın Portakal Şiir Ödülü" de yine 21 Mart'ta Çapan'a sunulacak.


(*) Bu satırlar yazılırken baktığımızda 2008 için yazılmış bir mesaj henüz yoktu UNESCO sitelerinde. Bu konuda daha önceki yıllarda yazılan mesajlar için bkz. Armada News (Ing) ve Armada /Haberler .

24 Nisan 2007

UNESCO Uluslararası Dans Günü 2007 Mesajı

Sasha Waltz


İnsan, yaşgünlerinde, düğünlerde, sokaklarda, oturma odalarında, sahnede, sahne arkasında danseder. Neşeyi ve üzüntüyü, törensel ve ortadaki bir deney olarak iletmek için.

Dans, evrensel bir dildir: barış dolu bir dünya için, eşitlik, hoşgörü ve merhamet için bir elçi! Dans bize duyarlılığı, bilinçliliği ve içinde yaşadığımız ana dikkat etmeyi öğretir.

Dans, bizim canlı olduğumuzun bir belirtisidir. Dans, dönüşümdür. Dans, ruhu yerli yerine koyar, dans bedene bir ruhsal boyut katar.

Dans, kendi bedenimizi hissetmemizi mümkün kılar, yükselmemizi, bir başka beden olmak için, onun da ötesine geçmemizi sağlar. Dans etmek, evrenin titreşimine etkin olarak katılmak demektir." (*)

Armada bu yıl, 29 Nisan Dünya Dans Günü'nü bir gün önce, 28 Nisan Cumartesi akşamı SalsaTürk'ün, Türkiye Latin Dans Şampiyonu İsmet Müftüoğlu'nun da desteğiyle düzenlediği "Latin Parti" ile kutluyor... O gece emektar Ahırkapı pisti, yine nice salsa, bachata, cha cha, merenge, jive, rumba, tango, hip-hop'lara evsahipliği edecek!
Dans eksilmesin hayatınızdan!
(*) Kaynak: http://iti.unesco.org
Sasha Waltz, 1963 doğumlu, Alman dansçı ve koreograf.
Mesajın 3 dilden ve özel tasarımı ile yayınlandığı adres:
http://www.iti-worldwide.org/docs/public/07iddbrochure.pdf