18 Eylül 2013

Armada Teras’ta “Buzuki Orhan İle İstanbul Tavernası”


“Buzuki Orhan”, 26 Eylül akşamı Armada Teras’ta bizleri yeni “İstanbul Tavernası” programı ile çoşturacak. Kendine özgü tekniği ve aranjmanları ile Balkan müziklerinin en önemli temsilcilerinden Buzuki Orhan, ustalığı yanında, renkli kişiliği, enerjik performansı ve Madonna’dan Parios’a, Goran Bregoviç’ten Zeki Müren’e kadar uzanan çok renkli bir repertuvar ile bizlere unutulmaz bir gece yaşatacak. Sizleri, Armada Teras’ın muhteşem manzarası eşliğinde, yerinizde duramayarak gönlünüzce eğleneceğiniz bu rengarenk geceye davet ediyoruz.

“İstanbul Tavernası” Menü:

Serpme Mezeler: Zeytinyağlı Sarma, Çerkez Tavuğu, Fasulye Pilaki, Tarama, Pancar, Beyaz Peynir, Yoğurtlu Semizotu, Rus Salatası, Pazı Salatası, Patlıcan Salatası
Ara Sıcaklar: Pazılı Yaprak Dolma, Kalamar Tava, Filibe Köfte, Mücver, Peynirli Ve Ispanaklı Muska Böreği
Ana Yemek: Hünkar Beğendi
Tatlı: Kabak Tatlısı
Mevsim Meyveleri
Gece Sonu: İşkembe Çorbası
Limitsiz Yerli İçki

Fiyat: 125. TL kişi başı

İletişim ve Rezervasyon : 0212 455 44 72 / etkinlik@armadahotel.com.tr
veya Nazlı Altuğ naltug@armadahotel.com.tr

Not: hava koşullarına bağlı olarak etkinliğimiz Armada Salon’a taşınabilir.

"Türkiye'de Caz?" Belgeseli Özel Gösterimi

BASINA ÖZEL BELGESEL GÖSTERİMİ

TARİH: 27 EYLÜL, 2013 Cuma,
YER: ARMADA OTEL - Teras ve Barbaros Salonu

PROGRAM
19.30 - 20.30: Armada Teras'ta "Sokak Lezzetleri" - Kokteyl
20.30 - 22.10: "Türkiye'de Caz?"- Barbaros Salonu

Yönetmen Batu Akyol'un iki yıldır üzerinde çalışmakta olduğu, Türkiye'deki caz meraklılarının uzun süredir beklediği "Türkiye'de Caz?" artık gösterime giriyor. Armada Otel'de bir Özel Gösterim'i yapılacak belgesel, daha sonra farklı yerlerde caz severlerle tekrar buluşacak...

İlk Gösterim'i "20. İstanbul Caz Festivali" kapsamında yapılan ve izleyenler tarafından çok beğenilen belgesel, 27 Eylül, Cuma akşamı Armada Otel'de caz sever konuklara ve basına gösterilecek.

İzleyiciye, caz müziğinin Türkiye'ye girişini ve ilk yıllarını hikayeler ve tanıklıklarla sunan belgesel, cazın şimdiki durum ve konumunu, karşıt görüşleri de çarpıştırarak keyifli anektodlarla anlatıyor.

Caz dünyasının önemli isimlerinin yer aldığı bir sözlü tarih çalışması olan bu belgeselin çekimleri, İstanbul - Ankara - Didim - Boston ve New York'ta yapıldı ve 50'den fazla kişiyle görüşüldü. Belgeselde tanıklıklarına başvurulanlar arasında Cüneyt Sermet, Emin Fındıkoğlu, Muvaffak Falay, Selçuk Sun, Bozkurt İlham Gencer, Okay Temiz, Hülya Tunçağ, Herbie Hancock, Terence Blanchard, Joe Mardin de var.

Yönetmen Batu Akyol'un kaleminden "Türkiye'de Caz?":

"Türkiye'de Caz?" belgeseli, caz müziğinin ve müzisyenlerinin Türkiye'deki durumunu, gelişim evrelerini ve etkileşimlerini Türkiye'nin tarihiyle paralel olarak incelediğim bir çalışma olarak özetlenebilir.

İlhan Mimaroğlu'nun 50'lerin sonundaki "Caz Sanatı" ve Cüneyt Sermet'in 90'lardaki "Cazın İçinden" kitaplarının en arka sayfalarında gördüğüm birkaç sayfadan oluşan "Özet: Türkiye'de Caz", sanırım bu içerik üzerine çalışmam için ilk kıvılcımı yarattı. Daha sonra Focan ailesi ile yaptığımız sohbetlerde, bu araştırma ve incelemelerin uzun süredir yapılmak istenen fakat kimsenin el sürmediği bir proje olarak kaldığını fark ettim. Arşiv kıtlığı olan bir ülkede projeye "Türk Caz Tarihi" gibi iddialı bir ad vermek, en azından "benim haddime değil" diye düşünerek "Türkiye'de Caz?" başlığına karar verdiğim ve sözlü tarihe dayanan belgeseli 2011'de çekmeye başladık.

Sözlü tarih çalışmalarının en büyük düşmanının, röportaj yaptığınız insanların kendilerini anlatırken "derin tevazu ile yüksek ego arasındaki çalkantılı denizde kaybolabilme ihtimali" olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık 50 kişi ile yaptığım röportajlardan derlenen Türkiye'nin caz hikâyesi, kronolojik bir tarih belgeseli öğelerini yer yer barındırsa da röportajlarda anlatılanlar ve kişilerin yaklaşımları nedeniyle, bu çalışmayı "caz müziğinin Türkiye'ye etkisi" olarak görmeye başladım. Bu etkiyi sosyolojik bir gelişim sürecine bağladığınızda, cazın evreler geçiren yapısı kolaylıkla fark ediliyor. Bu yapı içinde siyasi manevralar, taklitçilik, özgün atılımlar, teknik gelişim, sosyal algı, yön verici özgüven ve sanatçı ruh gibi farklı kodlar var. Bence bu belgeselin taşıdığı misyon, tarihte saklı kalmış bir ya da birçok gerçeği ortaya çıkarmak yerine, var olduğu bilinen gerçeklerin farklı sosyal katmanlarda nasıl algılandığına dair samimi bir "yorum"u dile getirmek. Onlarca insanın aklından, yüreğinden dökülen samimi bir "yorum".

"Türkiye'de Caz?" belgeselinin, bu konu başlığı altında, zamanında yapılan televizyon ve radyo programlarına hürmeten sinema formatındaki ilk çalışma olduğu rahatlıkla söylenebilir.

"Türkiye'de ilk" lafına bayılıyoruz, bunun farkındayım ama yine de bu çalışmanın "İLK" olması yerine "SON" olmayacağını ümit etmek beni daha çok motive ediyor. / B.A.