01 Mart 2001

Armada, Ingiliz The Wallpaper dergisi tarafından, İstanbul'da kalınacak dört yerden biri seçildi...

İngiliz gözüyle İstanbul

İngiltere'de yayımlanan Wallpaper adlı dergide Edward Peacock'ın kaleme aldığı yazı, İstanbul'un "son James Bond kenti" ünvanını yineleyerek başlıyor. "İki kocadan dul kalan İstanbul'un ilk kocası Bizans'tan" pek fazla söz edilmiyor. Yazı daha çok "ikinci koca" Osmanlı'nın iktidardan düştüğü dönem ve Cumhuriyet'in sosyal ve siyasal tarihi üzerine odaklanmış. Yazıda alışılageldik rakı-şiş kebap eksenindeki tanıtım değerlendirmelerinden kaçınılmış. Fotoğrafları da kartpostala benzemiyor.

Derginin "gidin mutlaka görün, tarihi ve doğal güzellikler bir arada" gibi iddiası da yok. Oryantalizmin tuzaklarına hiç düşmemiş. Hatta İstanbul'u şişman ve yaşlı bir kadına benzetiyor. Ve kesinlikle bir İstanbullu için bile ilgici çekici bir metin... Bu arada simgesel yapılar da ait oldukları dönem içinde yer alıyor. Mimar Sedat Hakkı Eldem en sık yer verilen isim....



Arşivden bir yaprak!
"Kaptan Paşanın Köşkünde Uyumak..."

--Le Monde muhabiri Jean-Pierre Péroncel-Hugoz, Adalar ve tarihi yarımadayı temel konu alan araştırma/haberinde, "Kaptan Paşa'nın Köşkünde Uyumak" başlığı ile Armada'ya özel bir yer verdi. İlişikte 6 temmuz 2000 tarihli haber kupürünün Türkçe çevirisini sunuyoruz...
Çeviri için Sayın Emre Öktem'e teşekkürlerimizle --


Kaptan Paşa'nın köşkünde uyumak...
Sultan Ahmet camii ve Ayasofya'nın hemen aşağısında yer alan ve Bizans surları sayesinde gürültüden korunan Armada Otel'den, Marmara Denizine, gemilere ve yunuslara kaçamak bakışlar yöneltmek de mümkün. Burada bir zamanlar Kaptan Paşa, tersaneler kurup Halife'nin donanmasını kalafatlarmış, tesisin adı da buradan geliyor.

Yeni bir bina olmakla birlikte, bir yüzyıl önce buradaki İstanbul evlerinin restitüsyonu ile inşa edilen Armada, "Osmanlı'nın son demleri" temasını sonuna kadar işlemiş. Antik ya da reprodüksiyon olsun, daima usturuplu bir biçimde kullanılan bütün nesneler, 1890'ların dekorunu yeniden canlandırıyor.
Lokantalarda, salonlarda ve üç kata yayılan 110 odada pencere kafesleri, divanlar, kilimler, havuzlar, gravürler, fotoğraflar, aynalar, hamam eşyaları biribiri ardınca sıralanıyor, ancak çağdaş konforun "olmazsa olmaz" unsurları da eksik değil. Otelin mutfağının, Doğu – Batı buluşmasına -daha ziyade- olumlu bir biçimde tanıklık ettiği söylenebilir. Armada'nın en iyi taraflarından biri de, belli başlı anıtların, tarihi çarşıların ve yeşil alanların yanıbaşında olması.