28 Nisan 2008

29 Nisan Dünya Dans Günü Mesajı

Armada'nın dans sever tüm konuklarının Dünya Dans Günü kutlu olsun!

UNESCO bu yılın mesajını Güney Afrikalı kadın dansçı/koregraf Gladys Faith Agulhas'a yazdırmış, paylaşıyoruz:

Dansın ruhunun, Rengi, seçilmiş bir Şekli ya da Ölçüsü yok,
Ama o Birliğin Gücünü, Kuvvetini
Ve içimizdeki Güzelliği kucaklar.

Genç, Yaşlı, bir Engelli kişi, Dans eden her Ruh,
Hareket eden sanatı değiştirerek fikirleri yaşama dönüştürür.
Dans, imkansızı mümkün kılanı yansıtan aynadır.
Dokunacak, işitecek, hissedecek ve deneyecek herkes için.

Kalplerimizden ve Ruhumuzdan gelen sesler bizim ritmimizdir,
Bizim her hareketimiz, insanlığın tarihini açığa çıkarır.
Dansta, İnsan Ruhu, Özgürlüğü doyasıya kucaklayabilir.

Ne zaman ellerimiz birbirine değse, güzel bir şey olur,
Vücut, Ruhun hatırladığını, hareketle resmeder.
Dans, herkesin erişebileceği iyileştirici bir güctür,
Sen, benim gözlerim olursun, ben senin ayakların.

ULUSLARARASI DANS GÜNÜnü kutlayın,
Birbirinizi iyileştirmek için Dans Tutkunuzu kullanın,
Danseden toplulukları bir arada tutun,
En önemlisi, kendi başınıza olabileceğinizin En İyisi olun,
Bizleri bir arada tutacak olan şey Dansın Ruhu ve Gücüdür.

************************
Bu yıl bir de Türkiye'den verilen dans günü mesajımız var:

DÜNYA DANS GÜNÜ’NDE TÜRKİYE’DEN MERHABA!
Osman ŞENGEZER
Dil, din, ırk, renk, kültür, ayrımına karşı çıkan, hiçbir aracıya, çevirmene gerek duymayan, evrenseli yakalamış bir sanat dalı. İnsanı insana, insan bedeniyle anlatan, yorumlayan bir sanat.

İnanılmaz çok yönlülüğü, engin kültürü ve de insanlığı şaşırtan dehasıyla Atatürk
1936’da Ankara Devlet Konservatuvarını kurdurdu. Konservatuvarda bale de öngörüldüyse de, bu olgu 1950’de gerçekleşebildi. Türkiye’ye 1947’de gelen dünyanın on büyük bale otoritesinden biri olan Dame Rinette Valois 1948’de Yeşilköy’de Bale Okulu’nu kurdu. Sevgili “Madam” Türk balesini 100 yaşına kadar yalnız bırakmadı.

1950’de Ankara’ya taşınan Valois’in Devlet Konservatuvarı’nda bir avuç gençle başlattığı bayrak yarışı sürüp gitti. Avrupa’da yarım asır önce başlamış bu sanata hızla adapte oldu. Alt yapısı zengin bir folklör kültürüne dayanan insanımız bu oluşuma ayak uydurdu. İlk kuşak dansçılar uzun yıllar büyük uğraş vererek, bizde yeni bu sanat anlayışını yaygınlaştırdılar, anlattılar, sevdirdiler.

Devlet Tiyatroları bünyesindeki Opera Bölümü, uzun politik ve ekonomik uğraşlardan sonra ayrılıp Devlet Operası adını aldı. Baleye yakınlıyla bilinen, büyük opera adamı Aydın Gün, bu oluşumu yeterli bulmadı ve de Valois’nın katkılarıyla ismi değiştirilerek Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü kuruldu.

Yetişen yeni kuşaklar çoğalarak koreograf, besteci, notatör, öğretmen, repetitör sahne gerisi kadrolarını oluşturdular. Buna paralel olarak orkestralar kuruldu; müzikçiler çoğaldı, dekoratörler kostüm çizerleri bale için çalışmaya başladı. Yurt genelinde konservaturların sayısı arttı. Üniversitelere dans bölümleri eklendi; özel bale, dans okulları yaygınlaştı. Yayımlanan kitaplar, dergiler, düzenlenen sempozyumlar, belgesel filmler, yarışmalar bir güç oluşturdu. Eleştirmenleri, araştırma yazarlarıyla birleşip; ülke çapında bir “Dev” olarak nefes olmaya başladı. Politik ve siyasi çalkantıları ustalıkla atlatıp, kendi yolunda ustalığa, olgunluk çağına ulaştı. Doğal olarak ülke kültür politikalarında daha aşılacak çok virajlar bulunmakta. Ama bu potansiyel güç, bir çok çözüm geliştirecektir.

International Theatre Institute UNESCO - Uluslar arası Tiyatro Enstitüsü UNESCO 1982’den bu yana her 29 Nisan’da Dünya Dans Günü’nü kutluyor. Klasik balesiyle, modern dansıyla, tiyatro balesiyle, caz ve salon danslarıyla, folklor danslarıyla Dünya Dans Gününe “Merhaba!”.