alafranga etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
alafranga etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Nisan 2001

Alafranga Lokanta

Alafranga Lokanta hakettiği ilgiyi giderek kazanıyor... Son olarak AMICA Dergisi'nin Nisan sayısında Sayın Gönül PAKSOY ile Alafranga'da yapılan röportajda olduğu gibi... Aşağıdaki linkte de Internet basınında bir

Alafranga haberi:
NTVMSNBC / Yasam-Lezzet

08 Nisan 2001

Kadayıflı karidesten mi, kayısılı köy pilicinden mi?

Alafranga'da son darbeyi tatlıda yedik. Nane liköründe pişmiş ve karamel sos ile servis edilen Padişah Elması'nı anlatamam, tatmanız lazım.

Duyduk ki Sultanahmet'te Alafranga diye bir yer açılmış. Çok da özel bir mönüsü varmış. O kadar özel ki nisan ayı rezervasyonları şimdiden dolmuş, yemeklerinden tatmak isteyenler bir dahaki ayı beklemek zorunda kalacaklarmış. Neyse biz rezervasyonumuzu çok önceden yaptırmıştık da merakta kalmadık.
Ben biraz iştahlıyımdır; yediğim şey biraz güzel olsa beğeniveririm. Anlayacağınız çok sağlam papuç değilim. İşte bu yüzden Alafranga'ya giderken tam bir gurme olduğuna inandığım Aytekin Hatipoğlu'ndan bana eşlik etmesini rica ettim. Onun dikkat ettiği detaylar var ne de olsa. Örneğin kendisine Kuzu budunu beğendiniz mi diye sorarsanız, Ben esas şu çilekli milföyü merak ediyorum der. Neden sonra gizli bir sırrı açıklarcasına kulağınıza eğilip beğenip beğenmediğini söyler.

Biz geçtik oturduk Alafranga'ya; karşı karşıya. Ben önümde duran yemeğin her lokmasında adeta eriyorum, fakat çaktırmamaya çalışıyorum. Önce bir onaylatmak lazım. Acaba bizim usta da beğenmiş mi? Bakıyorum; usta mönüyü eline almış, yemeğin içinde ne var ne yok iyice araştırıyor. Bu 'beğendi' anlamına geliyor. Ben de hemen ağzımı şapırdatarak Imh ımh efendim, çok lezzetli diyebiliyorum gönül rahatlığıyla.


FENER KAPAMAYemeklerin hangi birinden bahsedeyim? Hangisinin lezzetini nasıl anlatayım? Kadayıflı karidesi mi öveyim, yoksa tarçınlı kayısılı köy pilicini mi? Kuzu sırtının inanılmaz lezzeti bir yana, esas Fener Kapama geldiğinde vurulduğumu söylemeliyim. Belki de sadece mevsim sebzeleri ile hazırlanmış Fener balığının her lokmasında, 'ne iyi ettik de buraya geldik' dediğimi anlatmalıyım. Ama asıl darbeyi tatlı bölümünde yediğimizi muhakkak belirtmeliyim: Nane liköründe pişmiş ve karamel sos ile servis edilen Padişah Elması'nın tadını allame-i cihan olsam anlatamam, tatmanız lazım.


HOŞ KARŞILAMAAhşap büfeler, her masada bir gül, dantelli perdeler ise damak hazzımızı ikiye katlamak için hazırlanmış sanki. Hele bir de pencereden bahar açmış ağacı görünce, kendinizi boşluğa kadeh kaldırırken bulmanız işten değil. Aytekin Bey'in deyimiyle; şairane bir güzellik var.

Alafranga'ya gittiğinizde sizleri Başak Sanaç ve Baykaner Gönen karşılayacak. Herkese yaptıkları gibi sık sık yanınıza uğrayarak bir şikayetiniz olup olmadığını soracaklar. Sonra da alelacele mutfaklarına dönecekler. Siz de acaba Alafranga'dan ayrılmadan önce memnuniyetimi nasıl dile getirebilirim, diye düşünüp duracaksınız.

Alafranga rezervasyon için: 0212 458 22 70.
Aslı E.Perker
Haberin orijinali burada!

11 Eylül 1999

Alafranga Lokanta Hizmete Girdi


Armada'dan yüzyıl başı İstanbul'unda yaşanan "sentez" kültüre bir gönderme: "ALAFRANGA"





Sultan Abdülaziz’in 1863’teki “Uluslararası Sanayi Sergisi”ni ziyaret eden batılı konuklarla birlikte Sultanahmet’e de giren "alafranga mutfak", eski İstanbul kültürünü yaşatmaya çalışan Armada Otel’e esin kaynağı oldu. Armada, Sultanahmet, Keresteci Hakkı Sokakta, 1930 yapımı bir ahşap binayı onararak, “Alafranga" lokanta adıyla İstanbulluların hizmetine soktu.
 "ALAFRANGA" lokantanın ilk konukları, turizmci Akın Kuruner'in doğum gününü kutlamak için bir araya gelen dostları oldu… 

Resimde -soldan sağa- Kasım Zoto, Akın Kuruner, gazeteci yazar Vivet Kanetti, ressam Komet, Jennifer Sertel, ressam Ömer Uluç, Işıl Ipekçi ve Prof. Murat Sertel görülüyor... 
19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyıl başında kozmopolit Osmanlı mutfağı ile batı mutfaklarının karışımından örneklerin sunulacağı "Alafranga", sadece mutfağı ile değil, dekoruyla da dönemin kültür sentezinin izlerini yansıtıyor. 70 kişilik kapasiteye sahip "Alafranga"ya, yalnızca rezervasyonla gidilebiliyor.


ALAFRANGA
Yüzünü 19. yüzyılda batıya çeviren Osmanlı İmparatorluğu yerel kozmopolit kültürünü batı kültürleri ile birleştirerek "Alafranga" kültürünü ortaya çıkarmıştır. Bir sentez olan "Alafranga" kültürü, kendisini en çok mimarlıkta (konutta), giyim kuşamda, sanatta, eğlencede ve tabii ki, mutfakta göstermiştir. 
19. yüzyılın ikinci yarısında Pera Bölgesi'nde yeralan Apollon, Valaury ve Europe gibi lokantalar "Alafranga"ya öncülük etmiş ve arkasından Pera Palas'ın ve Tokatlıyan Oteli'nin lokantalarının açılması ile bu kültür pekişmiştir.
20. yüzyıl başı "Alafranga"nın altın dönemi olmuştur. Bu dönemde bu kültürün temsilcileri olarak ilk akla gelenler Abdullah Lokantası, Park Otel Lokantası, George Karpic Lokantası, "Şef Fontana Dönemi" ile Liman Lokantası, Turquise, Lebon, Markiz, Taksim Belediye Gazinosu, Kervansaray, Süreyya'dır. "Alafranga" lokantalarında, bazen, her ne kadar işletme sahibinin veya şeflerin şahsi kültürlerinin etkisi görülse de, genellikle bu sentez kültür baskın çıkmıştır. Aynı dönemlerde İstanbul'da yalnızca Fransız, Rus, Macar, Avusturya ve Alman mutfaklarının örneklerini sunanlar da vardır.
SULTANAHMET ve ALAFRANGA
Sultanahmet bölgesinin "Alafranga" ile tanışması, 1863'te Abdülaziz tarafından açılan "Sergi-i Umumi-i Osmaniye" yani ilk "Uluslararası Osmanlı Sanayi Sergisi" ile başlar. Sultanahmet meydanının ortasında Fransız mimar Burgois ve iç mimar Pervileé tarafından tasarlanan ve 3500 metrekare taban alanına oturan bu sergiyi daha cazip kılmak için, sergi etrafında eğlence yerleri ve lokantalar özendirilir. Sergi son derece başarılı olup beğeni toplar. Abdülaziz'in bile iki gün üstüste gelip sergiyi izlediği söylenir. Sergiyi kısa bir sürede, onbini yabancı olmak üzere yüz- yüzellibin kişi izler ve bu nedenle semtteki işletmeler bu vesile ile altın çağlarını yaşarlar. Kırkar kişilik gruplar halinde geldiği kaydedilen yabancı seyyah-işadamlarından dolayı da, aynı tarih ilk organize Türk turizm hareketi'nin de başlangıcı sayılır. Daha sonra bu başarılı sergi tekrarlanmak istenmiş ise de, çeşitli sebeplerden dolayı bir daha yapılamamıştır.
ARMADA ve "ALAFRANGA"
Armada "ALAFRANGA"nın şu anda içinde bulunduğu binanın, 1932 yılına kadar iki katlı işyeri olarak kayıtlı olmasından, bu konut bölgesinde bu tarzda başka kayıtlı bir işyerinin olmamasından ve sözlü bilgilerden dolayı, o dönemdeki bir Pera Alafranga Lokantası'nın bu sergi için özel izinle kurulmuş bir şubesi ("succursale") olması muhtemeldir. Armada'nın "ALAFRANGA" Lokantası, yüzyıl başı İstanbul'unda yaşanmış olan bu sentez mutfağa ve tarza bir atıftır…