|
Dökmen ve Zoto... |
Psikolog, eğitimci ve yazar ve "20 yıllık hatırlı konuğumuz" Prof. Dr. Üstün Dökmen, geçtiğimiz hafta, Armada Otel’de bir konferans verdi. Dökmen, “Yaşama ve Çalışma Sevinci, Krizde Motivasyonu Kaybetmeme” başlıklı Konferansta, herkesin ve özellikle çalışan kesimin, kriz dönemlerinden olumsuz etkilenmemesi için neler yapabileceklerini anlattı. Verdi ve Ravel’in bestelerinden örneklerle desteklenen Konferans, başta turizm ve iş çevreleri temsilcileri olmak üzere dinleyiciler tarafından ilgi ile izlendi. Konferans’tan sonra Armada Başkanı Kasım Zoto, 20 yıldır İstanbul’a her gelişinde yalın bir estetiğe sahip olduğu için Armada Otel’de kaldığını da belirten Üstün Dökmen’e bir teşekkür anısı olarak heykeltraş Bihrat Mavitan’ın eseri “Meçhule Bir Anıt” adlı heykelcik sundu.
|
Kasım Zoto, Üstün Dökmen ve Murat Çelikel...
Murat Çelikel de Ankara'lı olup, 20 yıldan fazladır İstanbul'a her gelişinde
sürekli Armada'da kalan hatırlı konuklardan... |
|
Dökmen, çizer Kamil Masaracı ile... |
|
"Meçhule Bir Anıt"- Bihrat Mavitan |
Konferanstan Bazı Notlar...
Yılmazlık ya da Yılgınlık
İnsanların yaşamdan bıkkınlıkları, sindirilmişlikleri, karamsarlıkları, yılgınlıkları, paniklemeleri, çökkünlüklerinin yaygın olduğuna dikkat çeken Dökmen, her krizde iki temel tepkinin görüldüğünü söyledi: 1) Yılmazlık; zorlukları yenme gücü, 2) Yılgınlık. Yılmazlığın öne çıktığı, refah ve eğitim düzeyi yüksek batı toplumlarında çocuklara daha küçük yaşta en güç ve en riskli doğa sporları yaptırılarak mücadeleci yapı kazandırıldığını, az gelişmiş, eğitim düzeyi düşük toplumlarda da yılgınlığın baskın olduğunu örneklerle belirtti.
Yaşam Yarım Porsiyon Yaşanmamalı
Dökmen, “Yaşama Yerleşmek” başlıklı kitabında da değindiği gibi, kaliteli yaşamanın yaşama yerleşmeyi gerektirdiğini, bunun da bir koltuğa oturmaya benzediğini belirtti: “Bir sandalyeye, koltuğa, sedire kendimizi bırakarak, yayılarak yerleşmek de mümkündür, eğreti bir şekilde oturmak da… Benzer şekilde yaşama, bütün varlığımızla, varoluşumuzla yerleşmek de mümkündür, eğreti bir şekilde ucundan ilişmek de… Bir at üstüne tam yerleşmeyen süvariyi nasıl üstünden atarsa, yaşam da kendine tam yerleşmeyenleri, bir anlamda yeterince uyum sağlayamayanları üstünden atar, devre dışı bırakır. Yaşam yarım porsiyon yaşanmamalı!”
|
Konferans konuklarımız
Armada Salon'da |
Aptal Hans’ın Masalı
Mutlu olmanın, çevreyi de mutlu etmeyle çok ilişkili olduğuna dikkat çeken Dökmen,
Grimm Kardeşler’in Aptal Hans masalını örnek verdi. Ustası, uzun yıllar çalıştığı işten ayrılıp köyüne dönecek olan Hans’a emeğinin karşılığı olarak onu çok zengin edecek kadar külçe altın verir. Eve dönerken Hans yorulur. Yolda gördüğü atlının atıyla altınları değişir. Hans mutlu olmuştur. Atı sonra inekle değişir. Yine mutlu olmuştur. İneği kazla, kazı da bileyi taşıyla değişir, eve eli boş gelir. Dökmen, “Aslında hepimiz birer Aptal Hans gibi değil miyiz?” diyerek, insanın gençliğinin en değerli yıllarını, bir diploma ile, özgürlüğünü bir iş, bir maaş ile değiştirdiğini, aynı döngünün doğan çocuklarla da sürdüğüne dikkat çekti.
Verdi'nin Nabucco operası, Ravel'in Bolerosu
Dökmen, konuşması sırasında insan yaşamının nasıl bir son ile tamamlanacağının önemine de değindi ve o sırada fonda Verdi'nin Nabucco operası ve Ravel'in dünyada ilk kez "best seller" olmuş klasik müzik eseri Bolero'sundan bölümler dinletti. Esasen farklı enstrümanların eklenmesiyle de olsa aynı melodiyi 16 dakika tekrarlayan Bolero, bir bale/dans müziği olmakla birlikte, çok tanınan o melodinin herkeste farklı çağrışımlar yarattığını, finalinin ise 16 dakikalık gerilimi boşaltan muhteşem bir "kreşendo" olduğunu vurguladı. Verdi'nin Nabucco operası ise konusu Asur döneminde geçmekle birlikte, bestelendiği dönemde Avusturya işgali altında bulunan Kuzey İtalya'da ünlü "Esirler Korosu" ile İtalya'da bir ulusal özgürlük marşına dönüşmüştü. Bugün bile İtalya'da aynı heyecanı yarattığı biliniyor. Dökmen, herkesin kendi yaşamı için belirlediği amacın ve bırakacağı izlerin en anlamlı "son" olacağını tekrarladı...
Mutluluğun Tanımı
Takvim yaşının önemli olmadığını, önemli olanın yaşam karşısında bu tuhaf alışverişte mutlu olabilmek olduğunu vurgulayan Dökmen, mutluluğu da şöyle tanımladı: “Üret! Üretirken az biraz mutlu oluyorsan, işte mutluluk odur. Ölürken iyi bir final bırakmak da öyledir. Sen doğarken ağlıyordun, etrafındakiler gülüyordu, öyle bir finalin olsun ki, sen ölürken etrafındakiler ağlasın, sen gülebilesin!”
|
Dökmen Armada ekibi ile... |
* * * * * * * * * * * * * * * * *
Konferansın yankıları:
Dünya Gazetesi- "Ehlikeyf" Köşe Yazarı sevgili Faruk Şüyun dostumuz bakın bu söyleşiyi nasıl anlatmış:
"Armada Otel, 20 yıllık 'hatırlı konuğu'nu unutmadı!
Armada Otel; psikolog, eğitimci ve yazar Prof. Dr. Üstün Dökmen'in İstanbul'a her gelişinde kaldığı tek mekân. 20 yıldır süren gelenek, otelin ve yazarın dostlarının katılımıyla Dökmen'in söyleşisi ve ardından düzenlenen kokteyl ile kutlandı.
İlginç bir davetiyeydi... Aslında ilginç sözcüğü yanlış oldu. Yıllardır çalışmalarını izlediğim Kasım Zoto'dan gelince normal, demeliydim. Şöyle deniliyordu:..."
Yazının devamı için tıklayınız: Dünya
* * * * *
Cumhuriyet Gazetesi:
KaydetKaydet
KaydetKaydet
KaydetKaydet