28 Temmuz 2007

Aktüel ve Sabah'ta Armada TERAS...

Aktüel Dergisi editörlerinden Semin Gümüşel, bu hafta Armada Teras izlenimlerini yazmış: Bir Klasik, Armada Teras!
Yazinin orijinali icin tiklayin

Eşsiz bir manzara, leziz tatlar, kesinlikle kendinizi özel hissedeceğiniz bir servis… Armada özellikle "özel" geceler için şiddetle tavsiye edilir!

Bazı mekânlar vardır, özeldir. Ne çok lükstür, ne aşırı pahalı, ne şatafatlı! Her şey dozundadır, ince düşünülmüş, özenle seçilmiş, zarif ve seçkindir. Böyle yerlere de genelde seçici insanlar gelir. Benim için Armada Teras, işte böyle bir yer. Ne de olsa bir tarafında Marmara denizi, iyot kokusu, mavi suların serinliği ve ferahlatıcı dalga sesi, diğer tarafında ise muhteşem güzellikleriyle, asil, zarif ama rekabet içindeki iki eşsiz varlığı çağrıştıran, ihtişamlı Sultanahmet Camii ve Ayasofya.
Buna ek olarak leziz yemekleri, masalardaki küçük lambalarla her halükârda güzel görünme avantajını, ortamdaki doğal romantizmi ve çok hoş servisi de ekleyince, fazla söze gerek kalmıyor herhalde...
Benim gibi her daim yeme içme meraklısıysanız da, Armada Teras doğru adres. Müşterilerinin yüzde 35'i turistlerden oluşan Armada Teras, Türk mutfağından pek çok çeşidi azar azar ve birarada sunabiliyor. Mesela sekiz mezeden oluşan Çilingir Tepsisi iyi bir başlangıç. Bademli patlıcan çorbası da ilginç alternatifler arasında. Benim gibi köfte haricinde hiç kırmızı et meraklısı olmayan birini bile baştan çıkaran Hünkâr Sahanı (marine kuzu sırtı, kuzu pirzola, kuzu şiş, Filibe köfte ve hünkâr beğendi) çok ama çok lezzetli! Mönüde deniz mahsulü sevenler için de seçenekler bol! Özel sosta dinlendirilmiş somon, lagos, karides ve kalamardan oluşan deniz ürünleri şiş favorim! Hamur meraklıları için de pazı ve pastırmalı bohça böreği!

Tatlıya gelince"Hadi biraz cesaret" diyerek seçtiğim vişneli ev baklavasının ters çevrilmiş halini damağımda hissettiğim an "Hiç bitmesin" diyordum içimden hatta dışımdan da! "Bu manzarada bir kadeh içilmez mi" diye soranlara da, zengin bir şarap ve rakı mönüsü sizi bekler, derim.

Son olarak, bir mekânda özene dair en önemli ipuçlarından biri de "ekmek"tir benim için. Armada'daki ekmek gerçekten şahane! Zaten uzun süren arayışlar sonucu bulunan ekmek, Tekirdağ'dan geliyor. Bu kadar övgünün bence haklı nedenleri var. Zira 1994'te açılan Armada'da inanması güç de olsa, hâlâ aynı aşçı ve aynı servis ekibi çalışıyor. Zaten biraz da bu yüzden çok samimi bir hava var. Armada Teras'a gelenlerin birçoğu tanıdık, tanıdık olmayanlar da kendilerini asla yabancı hissetmiyor. Servis ekibi "müdavim" alakasını kimseden esirgemiyor. Armada'da yemek yerken, yan masada Türkiye'nin önde gelen sanatçılarını, dünyaca ünlü siyasetçileri, yabancı gazeteci ya da sanatçıları görebilirsiniz. Bu arada yemek yerine, terastaki barda akşamüstü keyfi yapmak ya da gece manzaranın keyfine varmak da mümkün!
Armada Teras romantik bir yemek, evlilik teklifi, özel bir kutlama, kısacası özel bir gece için harika bir alternatif! Özellikle yabancı konukları ağırlamak için çok ideal bir mekân!
---------------------------
Burada da Sabah Gazetesi Gurme yazarı Sayın Deniz Erbil'in makalesi var:

"Saz eserleri eşliğinde çilingir sofrası"

İstanbul'un en güzel göründüğü yer ne Çamlıca tepesi ne de Galata Kulesi; eski gezginler, kentin en güzel görüntüsüyle, gemiyle İstanbul Limanı'na girmeden az önce, Ahırkapı önlerine geldiklerinde karşılaştıklarını yazmış. Bu, insanın başını döndüren manzarayı görmek isteyenlerin gidebilecekleri bir restoran var. Yaz akşamlarında Ahırkapı'daki Armada Oteli'nin terasında yemek yiyenlerin önlerinde uzanan güzellik karşısında etkilenmemeleri mümkün değil.

Yazının devamı için resmin üzerini tıklayınız!

26 Temmuz 2007

İpek Yolu Rallisi Araçları Armada'da!

Dünyanın 16 ülkesi katedilerek gerçekleşen ve ilk defa bu denli önemli bir katılımla düzenlenen "İpek Yolu Rallisi", 27 – 29 Temmuz tarihleri arasında İstanbul’a uğruyor. 130 kişilik bir ekibin yarıştığı ve 2 beygirli Citroen otomobillerle katedilen bu rallinin İstanbul etabında, araçlar “Armada Garaj” da misafir edilecekler.

Aşağıda ilk gelen araçlardan bir grup Armada Garaj'da:

21 Temmuz’da Noyal-sur-Vilaine’ de (Fransa) başlayan ve 3 Ekim'de Paris’te sona erecek olan, dünyanın en büyük (30 000 kilometrelik) bu rallisinde Belçika, İsviçre, İtalya ve ABD de temsil edilecek ve dünya medyaları tarafından desteklenecekler.

Parkur


(Yüksek çözünürlükteki görsel için kaynak:
http://www.raiddesbaroudeurs.com/cartechine.jpg )
Rallide yarışacak araçlar için ayrıca Bkz.;
www.raiddesbaroudeurs.com/photo.php?img=3

06 Temmuz 2007

Armada'nın Emektar 0321-H Mercedes Benz Otobüsüne "İkinci Hayat"

Armada’nın 1995’de restore ettiği “İstanbul’un en eski Mercedes Benz otobüslerinden biri” 10 yıl sonra, şeker pembeli, mavili yeni yüzüyle yeniden İstanbul trafiğinde...İstanbul kültürünü yaşatmayı bir kurum felsefesi olarak hizmete girdiği 1994’den beri benimseyen ve uygulayagelen Armada Otel, bu bağlamda 1995 yılında “İstanbul’un en eski Mercedes otobüslerinden biri”ni, bir “0321 H Mercedes Benz”i (Ruhsatına göre 1957 model!)  bulmuş, onarmış ve kullanıma sokmuştu!
Turizm dünyasında ‘50’li yılların “Mercedes Benz” otobüslerini benzerlerinden ayırdeden özellik de şuydu: Bu otobüslerde dönemin toplu taşıma teknolojisinde bir yenilik olarak motor önden alınıp, arkaya koyulmuş, böylece daha iyi bir ses izolasyonu sağlanmıştı. Öte yandan artırılmış ısı yalıtımı ile sağlanan konfor da üzerine eklenince bu otobüsler, trenle başlayan ve sabit noktalar arasında seyreden turizm hareketini gölgede bırakmışlardı... Aynı otobüs, 1950 – 1970 yılları arasında, İstanbul’da sehir içi ve şehirlerarası toplu taşımada ve turizm turlarında kullanılmıştı.
Armada’nın 1995’de bu otobüsü bulup restore ederek kullanıma sokması, eski İstanbul tutkunlarının, özellikle yerli yabancı '50 kuşağının, gençlik anılarını canlandırması, meraklıları için de geçmişe tanıklık yaratması bakımından bir sevinç kaynağı olmuştu. (Şu bağlantıda da Türkiye’deki meraklılarının “Wow Türkiye” forumunda 2006 yılında yeniden konu ettiği Armada’nın 0321-H Mercedes’inin öyküsü var: http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=22859&start=0 ) 0321-H, orijinal kemik direksiyonu, yolcu bagaj fileleri, yuvarlak hatları, ve tarihi yarımadada her yere girip çıkmasına elverişli boyutları ile Türk basınında da geniş çapta yer almıştı. Haberler Mercedes’in Almanya’daki merkezinin kulağına kadar gidince, olayı bir de yerinde görmek isteyen firma, Armada’ya bir ekip göndermiş ve otobüsün gerçekten çalışıp çalışmadığını, tarihi surların altından geçip geçemediğini saptamak amacıyla bir şehir turuna çıkmıştı. Aynı ekip, Almanya’ya dönünce bu konuyu uluslararası dağıtımla yayınlanan Mercedes Dergisi’nde haber konusu yapmış, otobüsü de Avrupa'da, "kendi türünün yaşamını trafikte profesyonelce sürdüren tek örneği" ilan etmişti...

Armada’nın emektar otobüsü o tarihten 2007’ye kadar neler gördü neler geçirdi... Dili olsa da anlatsa! Düğün alaylarını, gezginleri, İstanbulseverleri taşıdı durdu, reklamcılara ve film yapımcılarına set oldu, ama hiç sesini çıkarmadan, “arıza yapmadan” hep çalıştı...

Ne var ki, 1995’den 2007’ye kadar geçen 12 yıl içinde emektar otobüs de yaşlandı yeniden. Gençleşmek, onarılmak, yeniden güzelleşmek istedi.

Artık bilgi çağına da erişmişti. Bu yüzden emektar “0321-H”a yapılacak “ikinci estetik operasyon” için Internet’in sağladığı olanaklar aracılığıyla ve koleksiyonculara ulaşılarak, en albenili görüntüler arandı. Öncelikle o dönemde kullanılan renkler ve desenlerin uygulama örnekleri bulundu. Daha sonra ilk restorasyonda yapılmış olan hatalar giderilerek yeniden ve aslına % 80-90 oranında sadık kalınarak restore edildi. Renklerde ise 1950’lerde turizm toplu taşımacılığında kullanılan “şeker” renkler, pembe ve mavi tercih edildi.

İşte “İstanbul’un en eski Mercedeslerinden biri”nin Armada koruması altındaki 10 yıllık ikinci yaşam öyküsü... Şimdi o yeni yüzüyle ve yepyeni altyapısıyla bakalım daha kimleri mutlu edecek...
Not: Yarın (7 Temmuz Cumartesi) sabah 11.00'de, Habertük TV'de Hakan Çelik'in canlı programında otobüsün öyküsünü yeni çekilmiş bir film eşliğinde izleyebilirsiniz!