07 Mayıs 1997

Armada Bahçesi Kudsi Erguner ile Açıldı...


Eski İstanbul bahçe kültürünü canlandırmak amacıyla düzenlenen "Armada Bahçesi", 5 Mayıs '97, Pazartesi gecesi Ahırkapı Sokakta Hıdrellez eğlenceleri ve Bahçede Kudsi Erguner ve ekibinin İstanbul Rembetikoları konseri ile açİldİ.

Ahırkapı Sokakta, Armada Otel'in seyyar satıcı tezgahlarından esinlenerek yapılmış arabalarında, eski İstanbulda bir "İlkyaz Bayramı" olarak kutlanan Hıdrellez geleneğine uygun olarak hazırlanmış yiyecekler ve çeşitli içecekler ikram edildi. Davul zurna eşliğinde, bazı konuklar ve mahalle halkı tıpkı eski hıdrellezlerde olduğu gibi ateş üzerinden atladı, dileklerini simgeleyen kırmızı bezleri gül ağaçlarına iliştirdi.

Daha sonra, Armada Bahçesinde Kudsi Erguner konserine geçildi. Solistler Melihat İçli ve Yusuf Bilgin'in de katılımıyla verilen konserde eski İstanbulda söylenen "Rembetiko" parçaları Türkçe ve Rumca olarak seslendirildi. 

* * * *
KUDSİ ERGUNER
İSTANBUL REMBETİKOSU KONSERİ 
(5 Mayıs 1997- Armada BAHÇESİ Açılışı)
__________________________________________________
Kudsi Erguner - Ney  /  Necib Gülses - Tanbur  /   Demir Karabaş-Keman  / Şükrü Kabacİ-Klarnet  /  Hakan Güngör-Kanun  /  Mehmet Bitmez - Ud/ 
Mirza Başar-Buzuki  /   Doğan Hoşses - Def  /  
Yusuf Bilgin - Solist   / Melihat Gülses - Solist 
Program: 
Karabiberim / Mestesroli Stastenma
Uşşak Sirto
Gemilerde Talim Var / Pali methizmenos ime ego vasena simera an Kalyopaki mu
Yedikule / Pente htonia dhikasmenos mesa sto Yedikule
Entarisi Ala Benziyor / Dhimitrula mu theicapopse na merhiso keme senane meraklu mu..
Adalar Sahili / Matya mu, Matya mu, ton ematyon mu Matya
Karciğar Sirto
Makber
Darıldın mı cicim bana / Htes to vradhi haraklaki ihes vali torgonaki , Ke glenruses mena alanİ kato sto Paşa Liman
Mavili 
REMBETİKO (*)
Özellikle liman şehirlerinde doğan çağdaş halk türkülerinin (="Rembetiko") bazılarında basit bir armoni görülür. 20. Yüzyıl başlarında Türkiye'den Yunanistan'a göç etmiş olan Rumlar, Yunanistan'da daha önce varolan ancak daha sonra bir kenara itilen "REMBETİKO" kültürüne yeni bir canlılık getirmişlerdir. Bu müzik son yıllara kadar terk edilmiş bir alt kültür olarak yaşamını sürdürmüş ve sonraları, tekrar moda olduğunda, gittikçe armonize edilerek "Moda" yapısından uzaklaşmış; Türk ve eski Yunan müziğinin ortak yapısı olan "Makam" geleneğinden kopmuş, Zeibetiko (Zeybetiko), Khassapiko (Kasabiko), Tsiftetelli (Çiftetelli), Khassaposerviko gibi isimlerle tavernalarda buzuki ve gitarlarla çalınan Yunan folkloru şekline dönüşmüştür. 60'lı yıllardan sonra tekrar güncellik kazanan bu müzik, ilk göçmen neslinin gittikçe kaybolması nedeniyle, ancak eski taş plaklardan dinlenebilen bir nostalji olarak kalmıştır. Yunanistan'da makam geleneği içinde yetişmiş müzisyen olmadığından, bu müziği otantik şekli ile dinlemeye imkan yoktur ve Yunanlıların "AMANİDES", Türklerin "GAZEL" dediği serbest okuyuş şekli, Yunanistan'da tamamiyle kaybolmuş durumdadır. Diğer yandan arşivler tetkik edildiğinde eserlerin çoğunun Türkiye'de, son yIllara kadar Türkçe sözlerle aynı melodiler üzerinde okunmakta olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle Türk sanatçıları bir araya getirerek, arşivlerdeki kayıtlardan elde edilen repertuarı, Yunanca ve Türkçe sözlerle okumaları projesi gerçekleştirilmiştir. Bu gece, Armada BAHÇESİ'nde İstanbul Rembetikolarını, hem Türkçe hem Rumca çalıp söyleyeceğiz... / 5 Mayıs 1997 / İstanbul / Kudsi Erguner 
(*) Literatürde tartışılmakla birlikte "Rembetiko" yazılıp, "Rebetiko" okunur.
* * * * * * * * * 
KUDSİ ERGUNER 

Dedesi Süleyman Erguner ve babası Ulvi Erguner'in sanatı olan neyzenliği devam ettiren Kudsi Erguner, liseyi bitirdikten sonra bir süre İstanbul Radyosu'nda neyzen olarak çalıştı ve 1972'de Paris'te mimarlık öğrenimine başladı. Bu arada müzikoloji eğitimi gördü ve her iki dalda da doktora yaptı. Türk ve Ortadoğu müziklerinin yanısıra Hindistan, Pakistan ve birçok Asya ülkesinde araştırmalar yaptı. Uzun yıllar Fransız radyosu müzik yayınlarında prodüktör olarak çalıştı ve tüm dünyanın geleneksel müziklerini yayınladı. Avrupa'nın birçok kentinde, Amerika ve Japonya'da verdiği konserlerle neyi ve Türk Tasavvuf müziğini bütün dünyaya tanıttı; neye ve Türk müziğine evrensel bir boyut kazandırdı. İstanbul'un kendine özgü müzik kültürünün tüm dallarında yaptığı araştırmaları hem konser, hem de plak olarak sundu. Kurduğu İstanbul Mevlevi Heyeti ile İstanbul'da gelişen Mevlevi kültürünü, İstanbul Hanımları Grubu ile harem müziğini, Fasİl Topluluğu ile geleneksel saray müziğini, Türk Çigan Grubu ile Balkanlar'da ve İstanbul'da gelişmiş geleneksel müziği, İstanbul Müezzinleri ile dini müziği, kardeşi neyzen Süleyman Erguner ile birlikte kurduğu grup ile de enstrümantal Türk müziğini dünyanın çeşitli büyük festivallerinde tanıttı. Avrupa ve Japonya'nın birçok büyük firması için 40'dan fazla CD doldurdu. Kudsi Erguner ünlü yapımcı Peter Brook'un iki filmi ile Mahabharata adlı piyesin müziğini yaptı; Marco Ferreri ve Scorsese gibi yapımcıların filmlerine, Franco Battlato'nun Genesis adlı operasına müziğiyle katkıda bulundu. Mehmet Ulusoy'un sahneye koyduğu Ortadirek adlı oyunun ve ünlü dansçı Carolyn Carlson'un bir balesinin müziklerini hazırladı. Peter Gabriel'in iki albümünde besteleri olan Kudsi Erguner, Didier Lockwood ve Jean Marc Padovanni gibi cazcılarla çalıştı. George Aperghis ile birlikte bir film ve tiyatro müziği gerçekleştirdi. Lille Festivali'nin sanat danışmanlığını yaptı.

* * * * * * * * * 



Niçin Hıdrellez?


Armada Otel, Armada BAHÇESİ'nin açılışını planlarken, daveti "İlkyaz Bayramı" yapılan, 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan geceye denk düşürmeye özen gösterdi. Eski aylardan Hızır'ın 1. gününe kadar süren bu bayramı eskiler bilir, " Hızır İlyas", "Hıdrellez" derdi... Ama “yeni” kuşaklar için, İstanbul Ansiklopedisi'nin  bu konuyla ilgili maddesine bir göz atalım:

"... Eski İstanbul'da ilkyaz ve seyran bayramı sayılan hıdrelleze ilgi çok fazlaydı. Bir hafta önce akrabalara davetnameler gönderilerek Hıdrellez hazırlıkları başlardı. Yaprak sarması, döküntülü irmik helvası, kuzulu pirinç pilavı hazırlanarak .... mesire yerlerine gidilir, Hıdrellez eğlenceleri sabahtan akşama geç vakitlere kadar sürerdi. Hıdrellez kutlamalarında gül ağacı, yeşil bitkiler, ağaçlar ve su motiflerinin kullanıldığı görülmektedir. ... Eski İstanbul'da hıdrellezde yapılan geleneksel uygulamalar sağlık ve şifa, mal - mülk, bereket ve bolluk, kısmet ve şans talebine yönelik olarak gruplandırılabilir... Hıdrellez sabahı bir gül dalına yemeni, gömlek, mendil gibi eşyalardan biri asılır ve ertesi gün bunlar giyilir/... Hıdrellez sabahı, eski hasır parçalarından yakılan ateş üzerinden herkes üç defa dilek dileyerek atlar... Mal - Mülk ve Servet Talebine Yönelik olarak:  Gül dalına, .. bir kese içinde para bağlanır. Hıdrellez sabahı gün doğmadan para... alınır ve cüzdana konursa paranın bir yıl boyunca eksilmeyeceğine inanılır. / ... ev sahibi olmak isteyenler, ... gül dibine hamurdan ya da çöpten ev maketi yaparlar. /... Hıdrellez sabahı gün doğmadan, evlerin kapı ve pencereleri 'Hızır'ın bereketi'nin girmesi için açık bırakılır... / Gül dalına gümüş kuruşlar, çeyrekler... asılır. / Hıdrellezgünü başına 'Arzuhal sundum deryaya, derya da sunsun Mevlaya', altına da dilek yazılarak, denize dilekçe verilir. 

Gördüğünüz gibi, enflasyon, çevre kirliliği, kişisel, endüstriyel, ulusal ve uluslararası ilişkiler... , her derde deva  bir bayram... Niçin yeniden canlanmasın? Bu vesile ile -tıpkı ilk açılışımızda olduğu gibi- Armada BAHÇESİ'ni varlığı ile onurlandıran, Kudsi Erguner'e içten teşekkürle... 
ARMADA AİLESİ

01 Mart 1997

Eski İstanbul'un "Cobra"sı Ahırkapı'ya Geldi...

Ne havagazı, ne likit gazlar, ne de doğalgazın olduğu yüzyıl başı İstanbul'unun lüks mutfaklarında boy gösteren, çift gözlü, çift hazneli ve pompalı gazocağı "COBRA" Armada Otel'in koleksiyonuna katıldı...



"Cobra": Pompalı Gazocağı


Yüzyıl başı İstanbul mutfaklarında, genellikle pirinç alaşımlı metalden yapılmış, küçük depolarındaki gazyağının ocağa pompalanması ile yanış sağlayan, tek gözlü gazocakları bulunurdu. Ancak, bazı lüks mutfaklarda, iki ocaklı, dolayısıyla çift depolu ve çift pompalı gazocaklarının kullanıldığı da hatırlanıyor. İşte bu ocaklardan biri, yeşil emaye bordürleri, "art-nouveau" dekorlu "Cobra" markası ile bir bitpazarında bulunup, eski İstanbul yaşam kültürünü canlı tutmaya çalışan Armada Otel'e getirilerek, meraklıların görüşüne sunuldu. 

03 Ocak 1997

Fransız "Premier Symptome" Grubu Radio Bar'da


"Eski İstanbul"da Fransız müziği sürüyor...
Armada Otel, Radio Bar’da Fransız müziği dinlemekten hoşlananlara La Baronne'dan sonra yeni bir grup tanıtıyor: “Premier Symptome”!
Alain Buisson ve Mathieu Leygonie'den oluşan ikilinin repetuvarında, özellikle Jacques Brel hayranlarının hoşlanacağı sürpriz parçalar yeralıyor...
"Premier Symptome" (Alain Buisson ve Mathieu Leygonie, Armada Radio Bar'da
Fransız “Premier Symptome” Grubu, piyano, armonika ve org çalan solist Mathieu Leygonie ile  balalayka, ukulele ve  melodika  çalan, vokal yapan Alain (Bulon) Buisson’dan oluþuyor. "Premier Symptome"un Paris, Sentier des Halles’deki konserleri sırasında Jean Pierre Spirli tarafından kaydedilen bir de CD’leri var. CD'de, La Moufette, Station Debout Difficile, Le Bonheur des Autres, Un Steack avec des Nouilles, Les Joyeux Enfants de la Bourgogne, La mort, Ma foi ç'en a tout l'air, A ma maman, Je me chauffe au fiel, Polytechnicien, L'amour des petits matins, Chanson champétre, Pot pourri adlý parçalar yer alýyor. 
İkili, 13 Şubat'tan 15 Mart'a kadar Armada Otel, Radio Bar'da Pazar dışında her gece 22.30 - 01.30 saatleri arasında sahneye çıkacak.